dimanche 14 février 2016

Sevgililer günü.Juliette Drouet, Victor Hugo’nun esin perisi…

Ünlü Fransız ozanı Victor Hugo otuz yaşındayken Lucrèce Borgia piyesinde oynayan kadın oyuncu Juliette Drouet ile tanıştığında şiirleri ve tiyatro oyunlarıyla zaten tanınıyordu.
İlk görüşte kapıldıkları bu yıldırım aşkından elli yıl sürecek bir aşk ilişkisi doğacak, Victor Hugo hayatı boyunca en dokunaklı şiirlerini onun için yazacaktır.


Ruhum kalbini sevdi, diye yazar Juliette’e.
Aşkımın seni rahatsız etmemesi için her şeyi yapabilirim.

Sana gizlice bakıyorum. Sen beni görmediğin zaman sana gülümsüyorum, diye ona yanıt verir Juliette.




Çünkü Juliette bundan böyle tüm hayatını Victor Hugo’nun gölgesinde geçirecektir. Gerçekten de evli olan Hugo karısı ve beş çocuğu ile birlikte yaşamayı hep sürdürür. Juliette ise sayısız taşınmalar boyunca her zaman âşığının yerleştiği sokağın yakınındaki sokakta oturacaktır. Hugo’ya olan aşkı nedeniyle, onun isteği üzerine tiyatroyu bırakır. Artık çok gözaşıcı giysiler giymemeyi, o yanında olmadıkça evden çıkmamayı kabul eder. Ya Victor’u görmediği zamanlar Juliette günlerini nasıl geçirir? Büyük yazarın elyazmalarını kopya eder! Her zaman Hugo’nun ilk okuyucusu ve edebiyat danışmanı olur. Hugo’ya aşk mektupları yazar. Hem de günde birçok mektup. Ona toplam 20 000 mektup yazar!



Juliette Drouet birçok şeye dayanmak zorunda kalır. Özellikle âşığının sayısız sadakatsizliğine. Çünkü kadınlar sadece şiirlerini okuyarak Hugo’ya âşık olurlar ve ozanın hayatını doldurmayı sürdürürler. Hatta Hugo karısı’ila birlikte yaşadıkları eve gizli bir kapı yaptırır ve metreslerini o kapıdan içeri alır. Juliette birçok kez onu terk eder ama her seferinde Hugo arkasından gider ve ona şu tumturaklı yemini yineler: Bizim hayatlarımız sonsuza dek birbirine bağlı kalacak.

1851’de III.Napolyon erki eline alınca cumhuriyetçi ve imparatorun acımasız politikasına karşı olan Victor Hugo’nun hayatı tehlikededir. İmparatorun tüm polis gücü onun peşindedir. Juliette onu saklar, ona sahte pasaport sağlar ve sınırı geçmesine yardımcı olur. Hugo’nun tüm yapıtlarının bulunduğu ünlü el yazmaları bavulunu kurtaran da odur. Hugo ailesiyle beraber bir İngiliz-Normand adası olan Guernesey’de on dokuz yıl sürecek sürgünün yolunu tutar. Elbette Juliette de onun peşinden Atlantik okyanusunun içinde kaybolmuş bu küçük kara parçasına gider ve yine onunkine yakın bir sokağa yerleşir. İkinci imparatorluğun düşüşünden sonra ünlü âşığı sonunda Fransa’ya dönünce ancak o da Guernesey adasından ayrılır.

Victor Hugo ve Juliette hayatları boyunca “Yıldönümü kitabı” adını verdikleri kırmızı bir defter tutarlar, bu deftere her yıl kutlu gecenin yani 16 Şubat 1833 tarihindeki ilk aşk gecelerinin yıldönümünü anmak için bir metin yazarlar. O gün Victor Hugo’nun şöyle bir not yazdığını görüyoruz:

26 Şubat 1802’de dünyaya geldim, 16 Şubat 1833’de senin kollarında mutluluğa erdim. İlk tarih sadece hayata başlamak, ikinci ise aşka. Sevmek yaşamaktan daha fazla bir şey…






16 Şubat 1883’de Hugo şöyle yazıyor:  Elli yıl aşk, evliliklerin en güzeli.




O yıl Juliette ölür, Victor iki yıl daha yaşar. Juliette’in mezar taşına şunu yazdırır:

Artık sadece soğuk bir kül olduğumda
Yorgun gözlerim temelli kapandığında
Söyle kendine anım kalmışsa yüreğinde:
El ne derse desin onun aşkın var bende!







Article de Gisèle Durero-Koseoglu

Aucun commentaire: